Bölüm 5 Bir Babanın Öfkesi
Connor, Elena'ya bakarak, "Mia tuvalete gitti," dedi.
Elena hemen arkasını döndü ve tuvalete doğru koşmaya başladı. Koşarken Connor'a seslendi, "Connor, lütfen eşyalarımızı hızlıca topla. Charlotte bizi aşağıda bekliyor. Orada park etmek zor, acele etmeliyiz."
Elena konuşmasını bitirdiğinde, tuvalete çoktan dalmıştı bile.
İçeride, Lily lavaboya uzanmış, ellerini yıkamaya çalışıyordu. Ne olduğunu anlayamadan, Elena bir kasırga gibi içeri girdi, onu kucaklayıp hızla dinlenme odasına doğru yöneldi.
Elena'nın göğsüne yaslanmış halde, Lily'nin zihni boşaldı. Elena'nın vücudundan yayılan tanıdık ve hafif koku burnuna ulaştığında, Lily aniden bu kadına karşı açıklanamaz bir rahatlık ve bağ hissetti.
Elena Lily'yi dinlenme odasına geri taşıdığında, Connor çoktan tüm eşyaları toplamıştı. Elena, Connor'ın elini tutarak aceleyle aşağıya indi.
Bu arada, Harrison şirket işlerini hallettikten sonra tekrar ameliyathanenin önünde beklemek için geri döndü.
Mandy, Harrison'ın yaklaştığını görünce, heyecanla ona doğru koştu ve yağcılık yaparcasına bir ifade takındı.
"Harrison, ameliyathanedeki ışık az önce söndü. Ameliyat bitmiş olmalı. Şimdi ameliyathaneye gidersek, Dr. Johnson'ı kesinlikle yakalarız."
Yakında duran Mia, Mandy'nin Ella'yı yakalamak için planını duydu. Küçük beyni hızla çalışmaya başladı. Elena büyük bir ameliyatı yeni tamamlamıştı ve çok fazla enerji harcamıştı. Bu insanlar onu köşeye sıkıştırırsa, ne kadar yorulacağını kim bilebilirdi.
Hayır, Mandy'nin Harrison'ın önünde gösteriş yapmasına kesinlikle izin veremezdi.
Mia, uzun boylu ve heybetli Harrison'ın gerçekten Lily'nin bahsettiği baba olup olmadığından henüz emin değildi, ama müdahale etmeye kararlıydı.
Harrison, Mandy'nin yağcılık yapma çabasını görmezden geldi ve Mia'nın elini tutarak ameliyathaneye doğru yöneldi.
Bu noktada, Mia, Harrison'ın gerçekten Lily'nin bahsettiği baba olduğunu—onunla babalık testi yaptırmış olan kişi olduğunu—kesinlikle anladı. Harrison'ın kızına oldukça iyi davrandığını kabul etmeliydi.
Mandy'nin daha önce kendisine verdiği çimdikten intikam almak için, her zaman küçük bir aktris olan Mia, hemen performansına başladı.
Harrison onu ameliyathaneye doğru götürürken, yüzü az önce tamamen iyi olan Mia aniden yüksek sesle ağlamaya başladı.
"Baba, acıyor! Canım yanıyor!"
Harrison hemen diz çöktü, yüzünde panik ve endişe dolu bir ifade vardı.
"Lily, ne oldu? Neresi acıyor? Söyle bana."
Harrison'ın yanında duran Mandy, artan bir endişeyle sahneyi izliyordu. Mia'ya tehditkar bir bakış attı, açıkça ona uygun olmayan bir şey söylememesi için uyarıda bulunuyordu.
Ne yazık ki Mandy için, Mia Lily değildi—kolayca korkutulabilecek bir çocuk değildi.
Harrison Mia'yı incelerken, Mia kasıtlı olarak Mandy'nin çimdiklediği morarmış yeri gösterdi.
Harrison morluğu gördüğünde, ifadesi aniden değişti. Etrafındaki sıcaklık birkaç derece düşmüş gibiydi.
"Lily, söyle bana, bu yarayı nasıl aldın?"
İçinde, Mia bir tatmin dalgası hissetti. Mandy az önce ona o bakışıyla tehdit etmemiş miydi? Peki, ona bir ders verecekti.
Mia ürkekçe Mandy'ye baktı, sonra Harrison'a dönerek mağdur ve haksızlığa uğramış bir ifade takındı. Hıçkırarak ama sessiz kaldı.
Mia'nın bakışından bile, Harrison her şeyi anladı. Demek çocuğun morluğu Mandy'den kaynaklanıyordu?
"Mandy, söyle bana, Lily bu morluğu nasıl aldı?" Harrison, keskin ve sert bir tonla sordu.
Mandy panikledi. Aceleyle açıklamaya çalıştı. "Harrison, dinle, ben—"
Mandy cümlesini bitiremeden, Mia hıçkırarak Harrison'ın kollarına atıldı.
"Baba, annemin suçu değil. Lily yaramazdı. Lily annemi kızdırdı, bu yüzden annem Lily'yi çimdikledi. Ben iyi değilim. Ben iyi bir kız değilim. Hızla büyümem gerek. O zaman annemi tuvalete götürmesine gerek kalmayacak."
Harrison Mia'nın sözlerini duyduğunda, yüzü daha da karardı. Mandy'ye döndü.
"Mandy!"
"Harrison, ben—"
Mandy, Harrison'ın ifadesinden öylesine korkmuştu ki, neredeyse konuşamıyordu. Orada durdu, Harrison'a bakarak, Mia'yı boğma isteğiyle doldu.
"Mandy, sana kaç kere söyledim? Lily'ye bakmak istiyorsan, bu iyi. İstemiyorsan, seni zorlamama gerek yok çünkü o benim kızım ve ben ona bakacağım. Kalp rahatsızlığı var. Sağlığı kırılgan. Onu her zaman son derece dikkatli bir şekilde koruyorum, incinmesinden korkuyorum. Onu çimdiklemeye nasıl cüret edersin? Ölüm dileğin mi var?"
Harrison aniden ayağa kalktı, gözleri kan çanağı gibi Mandy'ye baktı.






























































































































































































